ADİGE-ABHAZ KÜLTÜRÜNDE HIRİSTİYANLIĞIN İZLERİ

Adige (Çerkes) Kültüründe Hıristiyanlığın İzleri

Adige eski inançlarının çeşitli kaynaklardan beslendiği ve bunların birleşmesiyle oluştuğu anlaşılmaktadır. Adige kabilelerinin eski inançları Kafkasya’da etkili olmuş Yunan-Roma kolonileri tarafından getirilen dinî unsurlarla bütünleşmiş ve bunlara Ön Asya medeniyetlerinin de bazı etkileri olmuştur. Altıncı yüzyıldan itibaren Batı Kafkasya’da Hıristiyanlığın yayılmaya başlamasıyla Adigelerin çok tanrılı inanç sistemleri Hıristiyanlığın bazı unsurlarını da özümseyerek Karaçay-Malkar’dakine benzer bir karakter kazanmıştır. Ancak Karaçay-Malkar’daki eski inançların Orta Asya Şamanizm’i ile organik bir ilişkisi bulunmakta, Adigelerde ise eski Yunan-Roma medeniyetleri ile bir bağlantı gözlemlenmektedir.

6.ncı yüzyılda, özellikle Bizans imparatoru I. Justinyen (527-565) döneminde Kafkasya’nın batı bölgelerinde Hıristiyanlık oldukça yayılmıştı. Çok sayıda papaz Kafkasya’ya gelmiş ve kiliseler kurmuştu. Adigeler papazlara “şogen” adını veriyorlardı. Bugün Adigeler arasında “şogen” yada “şevcen” adını taşıyan soyların bulunması bunların etnik yönden de Adigelere karıştıklarını göstermektedir. 12. yüzyılda Cenevizliler Karadeniz kıyılarında kurdukları kolonilerde birçok kilise inşa etmişler ve Wubıhları Katolikleştirmişlerdi (Güsar 1977:30). 1404 yılında Adigeler arasında bulunan başpiskopos Johannes de Galonifontibus, deniz kıyısında yaşayan Adigelerin Yunanlıların dinini benimsediklerini yazmaktadır. Ancak kendilerine göre ibadet ve dinî törenlerinin olduğunu da bildirmektedir (Tardy 1978:92). Galonifontibus’un 1404 yılında Adigeler için yazdıkları şöyledir:

“Deniz kıyısında yaşayan Zihler (Adigeler) Yunanlıların dinini benimsemişlerdir ve ayrıca kendilerine göre ibadetleri ve dinî törenleri vardır. Paskalyadan önceki perhiz günlerini kırk gün değil elli gün olarak tutarlar. Noelden önceki bir ay ve Cuma günleri de oruç tutarlar. Kiliseleri, ikonları ve yortuları Yunanlılarınki gibidir. Büyük yortularda ve Pazar günleri hayvan kurban ederler. Kurbanın etleri dağıtılır ve yenilir. Kurbanın başı ise yaşlılara ya da fakirlere verilir veya yüksek ağaç dallarına asılır. Böylece kutsal ruhları doyurduklarına inanırlar. Kilisenin yanında üzerinde haç bulunan bir ağaç vardır. Bu ağaca “Allahın ağacı” derler. Bu ağacın dallarına çeşitli semboller, hayvan kafaları asılmıştır. Keşişleri yoktur.” (Tardy 1978:93

Adigeler “Merem” adını verdikleri Meryem Ana’yı bir tanrıça olarak kabul ederler ve onun şerefine bir bayram düzenlerlerdi. 6 Kasım 1838 tarihinde Adigelerin Merem Bayramını kutlama töreninde bulunan İngiliz gezgin J.Bell bu törende halka “şuat” adlı bir içki, çörek ve mayasız ekmek sunulduğunu, oyunlar oynandığını bildirmektedir. Adigelerin Merem’e “sen göklerin sahibesi, kızların koruyucususun. Ey güzel Merem, sen bize verimli ürünler, barış ve mutluluk bağışla” diye dua ettiklerini kaydeden J.Bell, onun şerefine kurbanlar kesilip ziyafetler verildiğini anlatmaktadır (Güsar 1977:33). 19. yüzyıl başlarında Adigeler arasında bulunan Leonti Lyulye de Adigelerin Meryem’i “Meriyem tğaşhuo yi yan” (büyük tanrının annesi) diyerek yücelttiklerini kaydetmiştir (Lyulye 1998: 68). Bıjışkyan da Adigelerin “Merem” yada “Meyrem” dedikleri Meryem Anayı dualarında andıklarını ve kimliğinden habersiz oldukları halde “Meyremok” yani Meryem oğlu dedikleri Hz.İsa’ya çok hürmet gösterdiklerini bildirmektedir (Bıjışkyan 1969:84). Adigelerin “Meyremok” biçiminde kullandıkları bu isim Karaçay-Malkarlılarda “Bayramuk” biçimindedir ve her ikisinin de anlamı ve kökeni birdir.

Hıristiyan Adigeler haçı kutsal bir sembol sayarlardı. Evlerinin bir köşesinde haç bulundurma geleneğine sıkı sıkıya bağlı olan Adigeler, kendilerinden izin alınmadıkça bu haç sayesinde başkalarının evlerine giremeyeceğine inanırlardı (Güsar 1977:30).

Abhaz Kültüründe Hıristiyanlığın İzleri

1777 yılında Trabzon’da doğan ve Venedik Mekhitarist Manastırında yetişen alim rahiplerden Per Minas Bıjışkyan 1817 yılında Karadeniz sahillerini adım adım dolaşarak gözlemlerini “Pontos Tarihi” adlı kitabına yazmakla beraber, o bölgelerin eski tarihî devirlerine ait bilgileri de eserine kaydetmiştir. Bu bakımdan Per Minas Bıjışkyan’ın “Pontos Tarihi” adlı eserinde Abhaz ve Adige halklarının 19. yüzyıl başlarındaki sosyo-kültürel yapıları ile ilgili önemli bilgiler yer almaktadır. Bıjışkyan’ın aşağıda bazı bölümlerini verdiğimiz, Abhazlarla ilgili gözlemleri onların 19. yüzyıl başlarındaki sosyal yapıları, dinleri ve eski inançlarına ışık tutacak niteliktedir. Bıjışkyan’ın Abhazlara ilişkin verdiği bilgiler şunlardır:

“Abazalar (Abhazlar) putperest ve ağaca tapan bir topluluk oldukları halde haçtan çok korkarlar ve ona da taparlar. Abhazlar büyücü ve falcıların baklaya ve hayvanların kürek kemiğine bakarak yaptıkları kehanetlere inanırlar. Haç üzerine yemin eder ve hırsızları korkutmak için sakladıkları şeylerin yanına haç koyarlar. Pek çok batıl itikatlara bağlı kalmış olan bu insanlar yeni şeyler öğrenmekten çekindikleri için oldukları gibi kalmışlardır.

Abhazlar Tapşi dedikleri büyük ağaçlara taparlar, aynı zamanda ikon, haç ve İncil’e de hürmet ederler. Bazı yerlerde eski kiliselerin içinde dua gibi şeyler okurlar. Eskiden Hıristiyan oldukları için perhiz adetleri vardır. Tenefe dedikleri paskalya yortusunu bilirler ve o gün ölülerin ruhuna yemek dağıtırlar.

Abhazlarda bekar gençler evleninceye kadar sakallarını asla traş etmezler. Evlenince tıraş olurlar ve ölünceye kadar sakalsız kalırlar. Akrabalardan kız almazlar. Büyük nişan merasimi yaparak her evden getirilen eşyayı ağacın dibine yığarlar. Ellerinde tılsım gibi şeyler tutmuş oldukları halde hep birden “Tapşi Meyrem” diye bağırarak dua ederler. Sonra yer içer, toplu halde oynarlar. Nişanlanmak isteyen oğlan mendilini çıkarıp alnına sürer ve beğendiği kızın omzuna koyar. Kız da oğlanı beğenmişse aynı mendili kendi alnına sürdükten sonra koynuna koyar. Nişan bu suretle kıyılmış olur. Evlenme merasimleri de, ihtiyarların önünde rıza gösterildikten sonra aynı suretle yapılır. Evlilikte ahlaksızlık yapanı tutup denize atarlar ve kimse korumaya kalkışmaz”. (Bıjışkyan 1969:79-81).

Kaynak: http://circassiancenter.com/tr/kafkasyada-hiristiyanligin-izleri/